Gerçek insanlardan esinlenerek yaratılmış karakterler var ve bu durum düşündüğümüzden çok daha sık yaşanıyor.
Bir filmde veya dizide bir karakteri gördüğünüzde "Vay canına, tam da böyle birini tanıyorum" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Tabii bu sadece sizin izleniminiz değil.
Bir karakter gerçek bir insana dayandığında, farklı bir derinlik kazanıyor. Daha insani, bize daha yakın geliyor. Bazı karakterlerin böyle bir izlenim bırakması şaşırtıcı değil.
Bu yazımda bunun çeşitli alanlarda nasıl gerçekleştiğini göstereceğim: ailede, ünlülerle ve hatta yazarın kendisini hikayeye yerleştirdiği durumlarda. Hazır mısın?
Aile bir karaktere dönüştüğünde
Pek çok yazar ilhamını doğrudan ailesinden alır. Gerçekten çok yaygın. Örneğin J.K. Rowling, Snape'i yaratırken ilhamını bir öğretmeninden almıştı.
tudoemordem.net
Çok mantıklı. Aile her daim orada, binbir tuhaflıklarıyla, kendilerine has konuşma, giyinme, hareket tarzlarıyla... Karaktere çok fazla malzeme veriyor.
Yaratıcısının hayatının adeta portresini çizen diziler var. Mesela "Everybody Hates Chris", Chris Rock'ın çocukluğunu anlatıyor. Aslında oradaki herkes gerçek birinden ilham almıştı.
Yani evet, gerçek insanlardan esinlenerek yaratılan karakterlerin çoğu yazarın kendi memleketinden geliyor. Belki de o mangalcı adam ünlü bir karakterin arkasındadır.
Ünlüler de ilham kaynağı oluyor
Üçüncüsü, ünlüler de klasik ilham kaynaklarından biridir. Bir örnek? Iron Man'in Tony Stark'ı çok fazla Elon Musk'a benziyor. Zaten adam filmde görünüyor!
Yaratıcılar, bu tanınmış figürleri alıp onları karizmatik, zeki, hatta biraz çılgın karakterlere dönüştürmekten hoşlanıyorlar. Çünkü gerçek hayat zaten bu gibi önemli insanlarla dolu.
Aslında bu sadece filmlerde olmuyor. Oyunlarda da aynı şey oluyor. Bu nedenle, "The Last of Us"taki Joel, trajedilerden sağ kurtulanlar da dahil olmak üzere birçok gerçek kişiden örnek alınarak yaratıldı.
İşte bu yüzden gerçek insanlardan esinlenerek yaratılan karakterler çoğu zaman büyük etki yaratıyor. Onlardaki gerçeği, farkında olmasak bile, tanırız.
Hayatın kendisi bir senaryoya dönüştüğünde
Bazen yazar karakterin kendisi olur. Otobiyografik öykülerde bu durumla çok sık karşılaşılır. Tıpkı “Anne with an E” dizisinde olduğu gibi, yazarın karakterini çok yansıtan bir karakterden esinlenilmiştir.
AYRICA BAKINIZ:
- Animasyon Karakterlerinin Arkasındaki Sırlar
- The Witcher Kitaptan Oyuna, Ekrana ve Dünya Çapında Şöhrete Nasıl Ulaştı
- Video Oyunu Paskalya Yumurtalarında Gizli Sırlar
Yazar kendi hayatını hikayeye kattığında sonuç farklı oluyor. Daha samimi, daha yoğun oluyor. Hissedebilirsin.
Ayrıca, piyasada saf küfürlerden oluşan bir sürü bağımsız film var. Senarist bunu bizzat yaşamış, dolayısıyla her şeyi daha gerçekçi aktarıyor. Bu, karakteri değiştirir.
Ve tabii ki yazarın kendi deneyimlerinden yola çıkarak gerçek insanlardan esinlenerek yarattığı karakterler en derin olanlarıdır. Bundan daha kişisel bir şey olamaz.
Gerçek insanlardan esinlenen karakterler
Sonuç olarak, gerçek insanlardan esinlenerek yaratılan karakterler en büyük etkiyi yaratanlardır. Duyguları var, tarihleri var, hakikatleri var.
Bir karakter gerçek olduğunda bunu hissederiz. Sanki ekrandan çıkıp bizimle kanepede sohbet edebiliyor.
Bu arada, harika olan ne biliyor musun? Belki biz de orada birer karakter olduk. Birisi sizden ilham almış olabilir. Kim bilir, değil mi?
Öyleyse bir dahaki sefere bir karakterle özdeşleştiğinizde şunu düşünün: O, sizin gibi birinden esinlenilmiş olabilir. Ya da kendiniz bile.